NET TÜRK TV

Burası Yedigöller.
Türkiye'nin en kıymetli doğal alanlarından biri.
Bir eko-cennet.
Sonbaharda sararan yaprakların gökyüzüne yansıdığı, suyun kuşlarla konuştuğu bir düş vadisi...

Ve şimdi bu cennetin tam yanı başında, 880 hektarlık bir maden arama başvurusu var.

Bolu Merkez ilçeye bağlı Bağışlar, Değirmenbeli, Merkezler ve Afşar köylerinin bulunduğu bu bölge için yapılan başvuru, yalnızca altın değil; bakır, çinko, gümüş ve kurşun madenlerini de kapsıyor.

CHP Bolu Milletvekili Türker Ateş, konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine taşıdı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’a yönelttiği soru önergesiyle iddiaların peşine düştü.

BAKANLIK: “BAŞVURU VAR, AMA HENÜZ RUHSAT YOK”

Bakanlığın yanıtı, korkulanı doğruladı.

Evet, başvuru yapılmıştı.
Evet, bu başvuru Yedigöller Milli Parkı’nın dibindeydi.
Evet, alan tam 880 hektardı.
Ama henüz ruhsat verilmemişti.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı:

“Bolu Merkez ilçesi sınırları içerisinde IV. grup (Altın+Bakır+Çinko+Gümüş+Kurşun) maden arama ruhsat talep sahası için 18/11/2024 tarihinde başvuru yapılmıştır. Ancak henüz arama ruhsatı düzenlenmemiştir. Valilik ve Orman Genel Müdürlüğü’nden görüş beklenmektedir. Ruhsat düzenlenmediği için şu an herhangi bir faaliyete izin verilmemektedir.”

TİCARİ SIR MASALI: HALK BİLMEYECEK Mİ?

Ancak işin en karanlık noktası şu:
Başvuru yapan şirketin ismi açıklanmadı.
Gerekçe? Ticari sır!

Türker Ateş, bu noktada isyan ediyor:

“Bu doğaya yapılacak müdahalenin kamuya açık olması gerekir. Şirketin kim olduğunun açıklanmaması çok düşündürücü. Bu bilgi kamu yararına paylaşılmalı.”

Haklı.

Çünkü “ticari sır” kılıfı altında halktan gizlenen her proje, doğaya saplanan bir hançer oldu bugüne kadar.

ALTININ PARASI VAR, AMA GÖLDEKİ YANSIMANIN YOK

Türker Ateş’in şu cümlesi, gerçeğin kalbinde yankılanıyor:

“Bolu’nun zenginliği yeraltında değil, yer üstündeki eşsiz güzelliklerdedir.”

Çünkü Yedigöller’in altındaki altın, üstündeki manzaradan daha kıymetli değil.
Çünkü bir milli parkın suyu, ağacı, böceği, kuşu ve sessizliği; madenin getireceği her kuruştan daha değerlidir.

MADENCİLİK KILIFIYLA AĞAÇ KESENLER: OYUN YİNE AYNI

Türkiye’deki benzer süreçlere bakıldığında, bu “henüz ruhsat verilmedi” cümlesi tanıdık bir oyalama stratejisine dönüşmüş durumda.

Hatırlayalım:

Kazdağları'nda da “sadece arama” denmişti.
Ormanlar delik deşik olmuştu.

Artvin Cerattepe’de de aynı masal anlatılmıştı.
Sonra maden için dağlar parçalandı, doğa sus(turul)du.

Şimdi sırada Yedigöller mi var?

YEDİGÖLLER HALKINA SORULDU MU?

Bu başvurular yapılırken kimse bölge halkına, köylülere, doğaseverlere sordu mu?

Hayır.

Sormazlar.

Cumhuriyet'ten geriye ne kaldı?
Cumhuriyet'ten geriye ne kaldı?
İçeriği Görüntüle

Çünkü halkın iradesi değil, şirketlerin iştahı öncelikli.

Sahi...

880 hektar alanın ne demek olduğunu bilen var mı?

Yaklaşık 1.232 futbol sahası!

Bu kadar büyük bir alanda yapılacak maden aramasının yaratacağı ekolojik yıkım nasıl “önemsiz” gösterilebilir?


SONUÇ YERİNE: ALTIN MI, YAŞAM MI?

Bu bir tercih meselesidir.

Altın mı, orman mı?
Kâr mı, doğa mı?
Zengin şirketler mi, zengin ekosistem mi?

Bakanlık, henüz “değerlendirme aşamasında” olduğunu söylüyor.
Ama kamu vicdanı, bu projeye çoktan RED verdi.

Çünkü:

- Kuşlar sessizliğe muhtaçtır, gürültüye değil.

- Ağaçlar toprakta yaşar, cevherde değil.

- Yedigöller doğadır.

- Ve doğa ticari sır değildir.

www.netturk.com.tr