Atatürk Havalimanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre, artık “teknopark” statüsüne kavuştu. “Terminal İstanbul” adı verilen bu yeni yapı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın açıklamalarına göre, dünyanın en büyük teknoloji girişimciliği merkezi olacakmış.
Ama sorulması gereken kritik sorular var: Gerçekten bir teknoloji devrimi mi başlıyor, yoksa başka hesaplar mı dönüyor?
YİNE BİR “MARKA” HAMLESİ: TERMINAL İSTANBUL
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın açıklamalarına bakılırsa, Terminal İstanbul, Bilişim Vadisi’ne bağlı olarak çalışacak ve binlerce teknoloji girişimcisine ev sahipliği yapacak. Yazılım ve yapay zekâdan bilim merkezine kadar birçok alt başlık sıralanıyor.
Ancak burada kamuoyunun dikkatini çeken önemli bir unsur var: Atatürk Havalimanı’nın kaderi sürekli değişiyor. Bir dönem pistleri kırılıp “millet bahçesi”ne dönüştürülen bu devasa kompleksin şimdiki adresi teknopark… Peki, bu değişimlerin ardında hangi politik ve ekonomik motivasyonlar yatıyor?
İSTANBUL'UN KÜRESEL MERKEZ OLMA İDDİASI
Bakan Kacır’ın ifadeleri cesur: “İstanbul'u küresel düzeyde bir girişimcilik merkezi yapacağız.” Elbette bu iddia kulağa hoş geliyor. Fakat dünyanın önde gelen teknoparkları olan Silikon Vadisi, Shenzhen Teknokenti gibi örnekler düşünüldüğünde, sadece bina yapmakla teknoloji üssü olunmadığı herkesin malumu. Eğitim, özgürlük, inovasyon ortamı, şeffaflık ve yatırım iklimi gibi çok katmanlı bir ekosistem gerekiyor.
Türkiye ise son yıllarda beyin göçü, ifade özgürlüğü kısıtlamaları ve ekonomik belirsizliklerle gündeme geliyor. Hal böyleyken, gerçekten bir çekim merkezi mi olacak, yoksa tabelası büyük ama içi boş bir yapı mı ortaya çıkacak?
KAMU-ÖZEL ORTAKLIKLAR: KİMLER KAZANACAK?
“Binlerce girişim” hedefleniyor. Peki, bu girişimler kimler olacak? İhalelerin kimlere verileceği, hangi şirketlerin burada büyüyeceği soruları da önem taşıyor. Türkiye’de büyük projelerin çoğunlukla aynı müteahhitler ve grupların etrafında dönmesi, yeni bir kaygı dalgası yaratıyor. Kamuoyunun bu süreçleri yakından izlemesi gerekiyor.
ESKİ PİSTLERİN GÖLGESİNDE YENİ BİR MASAL MI?
Atatürk Havalimanı bir zamanlar dünyanın en yoğun havalimanları arasında yer alıyordu. İstanbul Havalimanı açıldıktan sonra “millet bahçesi” vaadiyle kaderine terk edildi. Şimdi aynı yer yeniden gündemde, üstelik bu kez teknoloji hamlesiyle. Ama akıllardaki soru aynı: Bu kadar büyük bir yatırım neden eski havalimanı üzerinde dönüyor? İstanbul’un devasa arazi ihtiyacı varken neden hep aynı taşınmazlar kullanılıyor?
SONUÇ: UMUT MU, KANDIRMACA MI?
Atatürk Havalimanı’nın yeni rotası şimdilik “teknopark” görünümünde. Ancak Türkiye’nin son 20 yıllık tecrübesi gösteriyor ki, büyük laflarla başlayan projelerin bir kısmı tabela değişimiyle sınırlı kalıyor. Terminal İstanbul gerçekten bir başarı hikâyesine mi dönüşecek, yoksa birkaç yıl sonra yine başka bir amaç için mi değiştirilecek?
Sorulması gereken tek bir soru var: Bu hikâyenin kazananı halk mı olacak, yoksa yine bir avuç seçilmiş zümre mi?