NET TÜRK TV

GERÇEK ' HİKAYE - Ayşe'nin hikâyesi, bu topraklarda her gün yeniden yazılan aynı kara yazının bir parçasıydı. Muş'un Korkut ilçesine bağlı Azaklı köyünde 20 Nisan 1997'de doğmuştu Ayşe, baharın çiçekleri açarken dünyaya gelen bir kız çocuğuydu. Ama bu köyde kadınlar, bahar gibi taze doğsalar bile, solmuş yapraklar gibi toprağa karışırlardı.

Onun hayalleri vardı. Bir gün kendi ayakları üzerinde durmayı, güçlü bir kadın olmayı düşlüyordu. Ama bu hayaller, ellerini çatlatan soğuk topraklarda ve çamurlu yollarda kolayca kirlenirdi. Ayşe bunu erken öğrenecekti.

*  *  *

KÖYÜN KARA GÖLGESİ

Cihan Oral… Köyde herkesin bildiği ama adını anmaktan çekindiği bir isim. Onun adı geçtiğibde kahvehanede konuşanlar susar, kimse çıt çıkarmazdı. Çünkü, herkes ondan çekinir, şiddetinden korkardı. Karısını çocuklarını dövdüğü, sık sık herkesin ortasında itip kaktığı azarladığı biliniyordu. Ama kimse ona karışmaz, gözleri önünde “kadının kaderini” yaşamasını görmezden gelir, susarlardı.

Cihan'ın gözü Ayşe'ye ilk köy pazarında ilişti. Gözleri avına kilitlenen bir yırtıcı gibi Ayşe'yi süzmüştü. Ayşe, bu bakışların farkındaydı. Ama önemsemedi. Kendini savunabilecek kadar güçlü olduğunu düşünüyordu. Cesurdu Ayşe ama bu topraklarda cesaret, bir kadını hayatta tutmaya yetmezdi.

*  *  *

VAATLER VE YALANLAR

Cihan, Ayşe'ye yaklaşmanın yollarını arıyordu. Önce sözlü tacizler başladı. “Güzelsin” dedi. “Seninle evlenmek istiyorum.” Ayşe, bu sözleri duymazdan geldi. Ama Cihan pes etmedi. Sürekli karşısına çıkıyordu; pazarda, camii avlusunda, dar köy yollarında.

Bir gün Cihan, doğrudan Ayşe'nin ailesinin kapısını çaldı. Yanında hediyeler getirmişti. Bakır tepsilerde şekerler ve kumaşlar vardı, “Kızınızı istiyorum” dedi. Ancak Ayşe’nin babası bu isteği öfkeyle reddetti. Cihan’ı kapıdan kovdu. Çünkü köyde bile Cihan gibi bir adam, Ayşe gibi bir kıza layık görülmüyordu.

Ama Cihan geri adım atmadı. Öfkesi gözlerinden okunuyordu. “Onu alacağım” dedi, “Ya benim olur ya da hiç kimsenin.”

*  *  *

BİR TELEFONLA YIKILAN HAYAT

Cihan’ın tehditlerinden kaçmak isteyen Ayşe, ondan tamamen uzak durmaya çalıştı. Ancak bir gün telefonu çaldı. Karşıdaki kadın sakin bir sesle konuştu:

“Ben Cihan’ın karısıyım. Altı çocuğumuz var, yedincisine hamileyim. Sana bunu söylemek zorundayım, sakın onun oyunlarına kanma…”

Çakıl Taşı Topla benim İçin Çakıl Taşı Topla benim İçin

Ayşe'nin içi buz kesti. Cihan'ın evli olduğunu öğrenmişti. Derhal onunla iletişimini kesti. Telefonunu engelledi. Ama bu karar, Cişhan’ın sapkın hırsını durdurmaya yetmedi.

* * *

GÖLGE GİBİ TAKİP

Cihan, bir avcı gibi Ayşe'nin peşini bırakmıyordu. Onun gittiği her yerde karşısına çıkıyordu; “Sen benim olacaksın” diyordu. Ayşe'nin korkusu giderek büyüyordu. Babası, bu tehditlere karşı jandarmaya başvurmayı önerdi. Ama köyün ileri gelenleri, “Devlete bulaşmayın” dediler. “Bu işker devlete taşınırsa daha kötü olur”.

Bu sözler, Ayşe'nin ailesini sessizliğe itti. Ama bu topraklarda sessizlik, her zaman suçun en büyük ortağıydı.

* * *

KAÇIRILMA GÜNÜ

Kasım’ın soğuk bir günüydü. Ayşe, küçük kardeşi Hacer’le dışarıdaydı. Köy yolunda devam eden lacivert bir araba yanlarında durdu. Arabanın içinden inen Cihan, yanında bir adamla birlikte Ayşe'ye doğru yürüdü. Elinde bir silah vardı.

Hacer, korkuyla ablasına sarıldı. “Yalvarırım bırak!” diye bağırıyordu. Ama Cihan, Ayşe'yi saçından çekerek arabaya bindirdi. Hacer, olduğu yerde taş kesildi.

Cihan, Ayşe'yi ıssız bir yere götürdü. Orada, o karanlık yerde, insanlık onurunu çiğneyerek Ayşe’ye tecavüz etti. Daha sonra onu serbest bıraktı. Çünkü Cihan’ın zihninde, Ayşe artık “Onun”du.

* * *

ADALETİN YÜZ KARASI

Ayşe, yaşadığı dehşeti ailesine anlattı. Hemen jandarmaya başvurdular. Adli tıp raporları, kardeşinin tanıklığı… her şey ortadaydı.

Ama mahkeme Cihan’ı “adli kontrol” şartıyla serbest bıraktı. Ayşe’nin “koruma kararı” sadece bir kağıttan ibaretti. Bir “tweet atan” insanlar hapse girerken, bir tecavüzcü sokaklarda özgürce dolaşıyordu.

* * *

KANLI GECE

Cihan, mahkeme kararını hiçe saydı. Sürekli tehdit mesajları gönderdi. “Beni kabul edeceksin” diyordu. Ayşe'nin ailesi, yeniden devlete başvurdu. Ama yanıt alamadı. Devlet, bir kez daha sessiz kaldı.

9 Mart gecesi, Cihan uzun namlulu bir silahla Ayşe'nin evine girdi. Saat gecenin üçüydü. Herkes uyuyordu. O karanlık gece, köyde yükselen silah sesleriyle aydınlandı. Cihan, Ayşe'yi öldürdü, babasını ve ağabeyini de katletti. Annesi ağır yaralandı. Devlet, o gece de yoktu.

* * *

SONRASI: ADALETİN ÇÜRÜMÜŞ YÜZÜ

Cinayetin ardından Cihan hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Ama bu karar çok geçti. Ayşe ve ailesi toprağa verilmişti bile. Cihan ise hala bulunamadı. Devlet, onun izini sürmekte başarısız oldu. Köyde herkes suskundu. İnsanlar korkudan onun adını bile anmıyordu.

Yargı, Ayşe'yi koruyamadığı gibi onu bir kurban haline getirdi. Mahkemelerin verdiği “adli kontrol” kararları, kadınların hayatlarını koruyamadı. Koruyamadığı için bu sistem utanmayı bile unuttu..

* * *

AYŞE'Yİ KİM ÖLDÜRDÜ?

Cihan mı? Evet ama tek başına değil. Ayşe'yi adaletsizliğin sessizliği öldürdü. Bu toprakların kadın düşmanı teröristleri öldürdü. Mahkemelerin ihmalleri, koruma kararlarının kağıt üzerindeki etkisizliği öldürdü. Ayşe'yi bu cinayetleri görmeyip sessiz kalanlar öldürdü. Bu düzene ses çıkmayanlar öldürdü. Kadınların kaderini değiştirmeyi imkansız sananlar öldürdü.

www.netturk.com.tr

Editör: Haber Merkezi