SORU'YORUM - Uğur Mumcu, Türkiye’de gazeteciliğin vicdanıydı. Yazdığı her kelime, doğruları açığa çıkaran bir ışık gibiydi. Karanlık ilişkileri ortaya dökmekte sınır tanımıyordu. Silah kaçakçılığı, uyuşturucu rotaları, örgüt bağlantıları, laiklik karşıtı odaklar ve bu odakların dış güçlerle ilişkileri… Kimse bu konulara dokunamazken o yazıyordu.
Tehditler alıyordu. Ancak yazmaktan vazgeçmiyordu. Çünkü biliyordu ki gerçekleri yazmazsa bu karanlık daha da büyüyecekti. Onun hedef alınması, gerçeğin sesini susturmak içindi. Bir gazeteciyi öldürdüler ama aslında bir halkın vicdanını hedef aldılar.
DEVLET, TEHDİTLERİ BİLİYOR MUYDU? : Evet, biliyordu. Hem kendisi hem de yakın çevresi bu tehditlerden haberdardı. Mumcu, dostlarına defalarca, “Beni öldürecekler!” demişti. Ama devlet ne yaptı? Hiçbir şey.
Tehditler bilinirken koruma tahsis edilmedi. O günlerde devletin başka gazetecilere koruma sağladığı bilinirken, Mumcu’nun korunmaması bir tesadüf müydü? Yoksa bilinçli bir tercih mi?
OLAY YERİ NEDEN SÜPÜRÜLDÜ?: Karlı Sokak’ta bombalı saldırı sonrası polis ekipleri hızla olay yerine geldi. Ama ne yaptılar? Ellerinde çalı süpürgeleriyle delilleri temizlediler. “Devlet büyükleri gelecek, temizlik yapılmalı,” dediler.
Bu, sadece bir temizlik miydi? Yoksa cinayetin aydınlanmaması için bilerek yapılan bir müdahale mi? Mumcu’nun arabasından toplanması gereken her delil süpürüldü, yok edildi. Daha ilk saatlerde adaletin önü tıkandı.
“NAMUS BORCU” SÖZÜ TUTULDU MU?: Hayır! Dönemin yetkilileri, bu cinayetin çözülmesinin bir “namus borcu” olduğunu söylediler. Ama 32 yıl geçti, hâlâ kimse tatmin edici bir cevap alamadı. Ne azmettirenler ne de gerçek failler ortaya çıkarıldı.
Bir gazeteci öldürüldü, ama devletin bu sözü tutulmadı. Namus borcunun ağırlığı, hala üzerimizde.
MEHMET AĞAR’IN “BİR TUĞLA ÇEKERSEM DUVAR YIKILIR” SÖZÜ NE ANLAMA GELİYOR?: Mehmet Ağar, Mumcu ailesine yaptığı ziyarette, “Bir tuğla çekersek duvar yıkılır,” dedi. Bu söz, devlet içindeki bağlantılara ve sistemin karanlık yapısına işaret ediyordu.
Peki, bu tuğla neden çekilmedi? O duvarın altında kimler vardı? Kimlerin üzerine yıkılacağı mı korkutuyordu? Mehmet Ağar hâlâ bu sözün anlamını açıklamıyor.
UMUT OPERASYONU ÇÖZÜM GETİRDİ Mİ? : Hayır! Büyük umutlarla başlayan bu operasyon, sonunda büyük bir hayal kırıklığına dönüştü. İlk gözaltına alınanlar, işkence altında ifade verdiklerini söylediler. Daha sonra başka sanıklar bulundu, yargılandı ama cinayetin arkasındaki gerçek güçler asla ortaya çıkarılamadı.
OĞUZ DEMİR NEDEN YAKALANAMADI? Oğuz Demir, 32 yıldır aranıyor. Cinayetlerin kilit ismi olduğu iddia ediliyor. İran’da olduğu söylendi. Hatta Avustralya’da görüldüğü bile iddia edildi. Ancak hâlâ yakalanmadı.
Peki, gerçekten aranıyor mu? Eğer aranıyorsa, bu kadar yıl boyunca neden yakalanamadı? Yoksa yakalanması istenmiyor mu?
İRAN BAĞLANTISI NEDEN ARAŞTIRILMADI? : Yargı, Mumcu cinayetinin arkasında İran bağlantısı olduğunu açıkça belirtti. Cinayeti işleyenlerin İran’da eğitim aldıkları, bağlantı kurdukları belgelerle ortaya kondu. Ama Türkiye, İran’la diplomatik bir girişimde bulunmadı.
Neden? Bu cinayetlere İran’ın dahli varsa, bu bağlantı neden sorgulanmadı?
DEVLET İÇİNDEKİ İHMALLERİN HESABI SORULDU MU? : Hayır! Ne Mumcu’ya koruma vermeyenlerden, ne delilleri süpürenlerden, ne de soruşturmayı savsaklayanlardan hesap sorulmadı. Sorumlu olduğu iddia edilen kişiler görevlerine devam etti.
Bu ihmallerin hesabı sorulmadıkça, Mumcu cinayeti gerçekten aydınlanabilir mi?
MUMCU’YU KİM ÖLDÜRDÜ? : Bu soru, tam 32 yıldır cevap bekliyor. Bombayı arabasına koyanlar yargılandı. Ama asıl sorumlular, azmettirenler, planlayıcılar hâlâ karanlıkta.
Mumcu, bir gazeteci olduğu kadar, bir halkın vicdanıydı. Onu susturanlar sadece bir kişiyi değil, bir toplumu susturmaya çalıştı. Ama bu sorunun cevabı bulunmadan adalet yerini bulamaz.
OĞUZ DEMİR’İN AİLESİ NASIL YURT DIŞINA ÇIKTI? : Interpol’ün kırmızı bültenle aradığı bir kişinin ailesi, Türkiye’den rahatça yurt dışına çıkabiliyor. Bu çıkışa kim izin verdi? Hangi kapılar açıldı?
Mumcu ailesi, yıllardır bu soruların cevabını arıyor. Ama devlet yetkililerinden tatmin edici bir açıklama gelmedi.
NEDEN HALA “DEVLETİN İÇİNDEKİ KİRLİLİK” KONUŞULUYOR? : Uğur Mumcu, ölümünden önce “terörden beslenenler” üzerine çalışıyordu. Silah ve uyuşturucu ticaretinden devlete kadar uzanan kirli ilişkileri yazıyordu.
Onun ölümü, bu kirliliği perdelemek için mi oldu? O perdeyi kaldırmak isteyenlerin üzerine neden hâlâ baskı kuruluyor?
BU CİNAYET, HALA NEDEN ÇÖZÜLEMİYOR? : Cinayetin çözülmemesi, sadece bir başarısızlık mı? Yoksa birilerinin çıkarlarını korumak için mi çözülmüyor?
Siyasi cinayetlerde failler kadar, onları koruyan yapıların varlığı da tartışılır. Bu yapılar ortaya çıkmadıkça, gerçek adalet mümkün olur mu?
CİNAYETİN ARKASINDAKİ ASIL GÜÇLER KİMLER? : Uğur Mumcu cinayeti, yalnızca bir kişinin ya da bir örgütün işi olabilir mi? Bu kadar sistematik bir suikastın arkasında istihbarat desteği ve büyük bir organizasyon olmadan hareket edilmesi mümkün mü?
Yargı, cinayetlerin arkasında İran bağlantılı örgütleri işaret etti. Ancak o örgütlerin kimlerle iş birliği yaptığı, kimlerden destek aldığı hâlâ ortaya çıkarılamadı. Türkiye içindeki uzantılar sessiz.
DEVLET BÜYÜKLERİ NEDEN SESSİZ? : Cinayetin ardından birçok devlet yetkilisi "Bu cinayeti aydınlatmak bizim namus borcumuzdur" dedi. Ama yıllar geçti, bu sözün arkasında durulmadı. Neden?
Devlet içindeki yetkililerden birçoğu, görevleri sırasında Mumcu cinayetiyle ilgili adım atmadı. Peki, bu sessizlik neden? Gerçeklerin ortaya çıkması kimleri rahatsız ederdi?
MECLİS KOMİSYONUNUN RAPORU NE DEDİ? : 1997’de TBMM’de kurulan araştırma komisyonu, önemli bulgular ortaya koydu. Ancak komisyon raporunda, "Soruşturmayı savsaklayan savcılar ve Mumcu’yu korumayan devlet görevlileri hakkında işlem yapılmalı" denmesine rağmen hiçbir adım atılmadı.
Bu rapor neden dikkate alınmadı? Devlet içindeki ihmallerin üzeri kimler tarafından örtüldü?
UĞUR MUMCU NEDEN TEHLİKELİ GÖRÜLDÜ?
Çünkü Mumcu, hem devletin hem de uluslararası güçlerin çıkarlarına dokunan yazılar yazıyordu. Silah kaçakçılığı, uyuşturucu trafiği, tarikatlar, İran bağlantıları…
O dönemde Mumcu'nun çalışmaları, Türkiye'deki kirli ilişkiler ağını gözler önüne seriyordu. Onun tehlikeli görülmesi, gerçekleri haykırmasındandı.
CİNAYETİN HEDEFLERİ NEYDİ? : Bu cinayetle yalnızca bir gazeteci öldürülmedi. Aynı zamanda halkın bilgi edinme hakkı, gerçekleri öğrenme umudu hedef alındı.
Uğur Mumcu’nun susması, yalnızca gazeteciliğin değil, halkın sesi olan bir vicdanın susturulmasıydı. Bu cinayetle korku ve sindirme politikaları yeniden devreye sokuldu.
CİNAYETİN GERÇEK FAİLLERİ BULUNACAK MI? : Aradan geçen 32 yıla rağmen bu sorunun cevabı hâlâ bir muamma. Yakalananlar var, yargılananlar var. Ama asıl failler hâlâ karanlıkta.
Gerçek faillerin bulunması için yeterince çaba harcanıyor mu? Yoksa bu cinayetin üzeri örtülmek mi isteniyor?
OĞUZ DEMİR NEDEN KORUNUYOR GİBİ? : Oğuz Demir, cinayetin kilit ismi olarak aranıyor. Ancak hâlâ yakalanmadı. Yargı süreci boyunca onun yurt dışında olduğuna dair bilgiler paylaşıldı. Peki, bu bilgiler neden takip edilmedi?
Demir’in yakalanması, cinayet zincirinin diğer halkalarını ortaya çıkarabilir. Ama neden bu kadar korunuyor gibi görünüyor?
UMUT OPERASYONU KİMLERİ HEDEF ALDI? : Umut Operasyonu kapsamında birçok kişi gözaltına alındı. Ancak operasyonun ilk dalgasında yakalananların işkence gördüğü iddiaları, soruşturmanın güvenilirliğini gölgeledi.
Operasyon, Mumcu cinayetinin tam olarak aydınlatılması için yeterli miydi? Yoksa operasyon, asıl failleri perdelemek için mi yapıldı?
İŞKENCEYLE ALINAN İFADELERİN GEÇERLİLİĞİ VAR MI? : İlk gözaltına alınanlar, ifadelerinin işkence altında alındığını söyledi. Bu durum, hem yargı sürecini hem de operasyonun güvenilirliğini sarsıyor.
İşkenceyle alınan ifadeler üzerinden bir cinayeti çözmek mümkün mü? Gerçeklere ulaşmak için bu kadar hatalı bir yöntem neden tercih edildi?
DEVLET, MUMCU'NUN KORUNMASINI SAĞLADI MI? : Hayır. Uğur Mumcu, tehdit aldığını defalarca dile getirdi. Ancak koruma tahsis edilmedi. Bu ihmal, cinayetin gerçekleşmesini kolaylaştırdı.
Devlet, Mumcu’yu korumamışken bu cinayetin çözülmesini ne kadar samimi bir şekilde isteyebilir?
NEDEN HALA SOMUT ADIMLAR ATILMIYOR? : Yıllar geçmesine rağmen hâlâ somut bir sonuç yok. Ne İran bağlantısı araştırıldı, ne azmettirenler bulundu. Soruşturma sürekli bir kısır döngü içinde bırakıldı.
Somut adımların atılmaması, adaletin yerini bulmasını engelliyor. Bu durum, devletin karanlık yapılarla iş birliği içinde olduğuna dair iddiaları güçlendiriyor.
MEHMET AĞAR’IN ROLÜ NEDİR? : Mehmet Ağar, Mumcu cinayetinde adı sıkça geçen bir isim. “Bir tuğla çekersek duvar yıkılır” sözleriyle suikastın arkasındaki yapıyı ima etti. Ancak bu yapının üzerine gidilmedi.
Mehmet Ağar’ın bu cinayetteki rolü tam olarak ne? Bildiklerini açıklaması neden engelleniyor?
GÜLDAL MUMCU’NUN MÜCADELESİ NE DURUMDA? : Güldal Mumcu, eşi Uğur Mumcu’nun cinayetinin aydınlatılması için yıllardır mücadele ediyor. Devlet yetkilileriyle defalarca görüştü, kamuoyuna çağrılarda bulundu.
Ancak bu mücadeleye rağmen cinayet hâlâ aydınlatılamadı. Peki, bu sessizlik neden?
BU CİNAYET BİR DERS OLDU MU?
Ne yazık ki hayır. Mumcu cinayetinden sonra da gazetecilere yönelik tehditler, saldırılar ve suikastlar devam etti.
Bu cinayet, Türkiye’de gazetecilerin ne kadar büyük bir risk altında olduğunu gösterdi. Ama bu riski azaltmak için hiçbir adım atılmadı.
NEDEN TOPLUM BU CİNAYETİ UNUTMADI?
Çünkü bu cinayet, bir kişinin öldürülmesinin ötesinde, bir dönemin karanlığını simgeliyor. Toplum, adaletin yerini bulmadığını görüyor ve bunu kabullenemiyor.
Uğur Mumcu, bu toplumun vicdanıydı. O nedenle onun için adalet sağlanmadıkça bu cinayet unutulmaz.
OĞUZ DEMİR’İN ROLÜ TAM OLARAK NE?
Oğuz Demir, cinayetteki en önemli isimlerden biri. Bombayı koyan kişi olarak işaret ediliyor. Ama onun arkasındaki yapılar ne? Demir, kimin adına bu cinayeti işledi?
Yakalanması durumunda, birçok sorunun cevabı bulunabilir. Ama onun yakalanmaması, bu cevapları karanlıkta bırakıyor.
UĞUR MUMCU CİNAYETİ, GELECEK NESİLLERE NE SÖYLÜYOR?
Bu cinayet, adaletin geciktiği bir toplumda karanlığın nasıl büyüdüğünü anlatıyor. Gelecek nesillere, adalet için mücadele etmenin ne kadar önemli olduğunu öğretiyor.
Mumcu, “Unutmayın, cesur bir kez, korkak bin kez ölür” demişti. Onun cesareti, bugün hâlâ bir ışık olarak yanıyor.
TÜRKİYE’DE SİYASİ CİNAYETLER NEDEN AYDINLATILAMIYOR? : Türkiye’nin yakın tarihinde birçok siyasi cinayet işlendi. Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı, Musa Anter… Hepsi farklı yöntemlerle susturuldu.
Bu cinayetlerin ortak noktası, arkasındaki gerçek güçlerin ortaya çıkarılamamış olması. Yargılamalar yapıldı, bazı sanıklar ceza aldı. Ama asıl azmettirenler, planlayıcılar ve bu cinayetlerin siyasi boyutları karanlıkta bırakıldı.
Neden? Devlet içindeki karanlık yapılar, bu cinayetlerin çözülmesini engelliyor olabilir mi? Yoksa birileri, bu cinayetlerin aydınlanmamasını mı istiyor?
OĞUZ DEMİR’İN KAÇIŞI NASIL MÜMKÜN OLDU? : Oğuz Demir, Mumcu cinayetinin kilit isimlerinden biri olarak gösteriliyor. Ancak 2000 yılında yapılan bir operasyon sırasında, güvenlik güçlerinin arasından sıyrılıp kaçmayı başardı.
Bir terör zanlısı, bu kadar kolay nasıl kaçabilir? Bu kaçış bir ihmal mi, yoksa bir organizasyon mu? Eğer birileri bu kaçışı planladıysa, amaç neydi?
İRAN’LA DİPLOMATİK İLİŞKİLERDE BU CİNAYET GÖZ ARDI EDİLDİ Mİ? : Yargı, Mumcu cinayetinin arkasında İran bağlantısını işaret etti. Cinayeti işleyenlerin İran’da eğitim aldıkları, burada bağlantılar kurdukları tespit edildi.
Ama Türkiye, bu konuda İran’la hiçbir diplomatik girişimde bulunmadı. Peki, bu sessizliğin sebebi neydi? Türkiye, İran’la ilişkilerini bozmak istemediği için mi bu cinayetin üzerini kapattı?
MEHMET AĞAR NEDEN HEP MERKEZDE? : Mumcu cinayeti dendiğinde Mehmet Ağar’ın adı sürekli gündeme geliyor. Hem ailesiyle yaptığı konuşmalar hem de geçmişteki bağlantıları nedeniyle bu olayın merkezinde yer alıyor.
Mehmet Ağar, bildiklerini açıklamak yerine hep susmayı tercih etti. Bu suskunluk, onun üzerindeki şüpheleri artırmaktan başka bir işe yaramıyor. Peki, Ağar gerçekten bu cinayetle ilgili ne biliyor?
UĞUR MUMCU'NUN ÇALIŞMALARI KİMİ RAHATSIZ ETTİ? : Mumcu, öldürülmeden önce özellikle silah kaçakçılığı ve uluslararası terör örgütlerinin bağlantılarını araştırıyordu. ABD, Ortadoğu ve Türkiye üçgeninde dönen karanlık işlerin peşindeydi.
Bu çalışmalar, yalnızca Türkiye’deki değil, uluslararası odakların da dikkatini çekiyordu. Peki, bu cinayet uluslararası bir operasyon olabilir mi? Mumcu’nun çalışmaları kimlerin çıkarlarını tehdit ediyordu?
“KAÇAK” KARARI NE ANLAMA GELİYOR? : Oğuz Demir, 32 yıldır yakalanamadı. Ancak 2022’de mahkeme, hakkında “kaçak” kararı verdi. Bu karar, Demir’in yakalanamaması durumunda davanın zamanaşımına uğramasını önlemeyi amaçlıyordu.
Ancak bu karar, Demir’in yakalanmasını ne kadar kolaylaştıracak? Bir mahkeme kararıyla bu kadar kritik bir sanığın bulunması sağlanabilir mi?
SEDAT PEKER’İN İDDİALARI NEDEN ARAŞTIRILMADI? : 2021 yılında Sedat Peker, yayınladığı videolarda Uğur Mumcu cinayetiyle ilgili Mehmet Ağar’ı işaret eden ciddi iddialarda bulundu. Bu iddialar, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.
Ancak bu açıklamalara rağmen hiçbir resmi soruşturma başlatılmadı. Peki, bu iddialar neden görmezden gelindi? Gerçeklerin ortaya çıkmasını engelleyen güçler mi var?
BU CİNAYET TOPLUMDA NASIL BİR YARA AÇTI? : Uğur Mumcu cinayeti, Türkiye’de yalnızca bir gazetecinin ölümü olarak görülmedi. Bu cinayet, halkın adalete olan güvenini derinden sarstı.
Aradan geçen 32 yıla rağmen hâlâ birçok soru cevapsız. Bu durum, toplumun vicdanında derin bir yara bırakmaya devam ediyor.
KAMUOYU NEDEN TATMİN OLMADI? : Cinayetin ardından yürütülen soruşturmalar ve yargı süreçleri kamuoyunu tatmin etmedi. Çünkü birçok eksik ve hata vardı. İşkence iddiaları, delillerin süpürülmesi, İran bağlantısının araştırılmaması…
Bütün bu ihmaller ve hatalar, adaletin sağlanmadığı algısını güçlendirdi. Toplum, hâlâ bu cinayetin arkasındaki gerçeklerin açığa çıkarılmasını bekliyor.
UĞUR MUMCU'NUN ANISI NASIL YAŞIYOR? : Uğur Mumcu, yalnızca bir gazeteci değil, bir sembol haline geldi. Onun cesareti, dürüstlüğü ve gerçeklere olan bağlılığı bugün hâlâ bir rehber.
Her 24 Ocak’ta onun için anma törenleri düzenleniyor. Onun sözleri, onun çalışmaları, hâlâ karanlığa karşı bir ışık olarak parlıyor. Uğur Mumcu’nun anısını yaşatmak, sadece bir kişinin değil, bir ülkenin adalet arayışı demektir.
GERÇEKLER ORTAYA ÇIKACAK MI? : Uğur Mumcu’nun cinayeti, Türkiye’nin karanlık bir dönemine ayna tutuyor. 32 yıl geçti, ama hâlâ sorular cevapsız. Failler, azmettirenler ve bu cinayeti planlayanlar ortaya çıkarılmadıkça bu karanlık aydınlanmayacak.
Bu cinayet yalnızca Uğur Mumcu’nun değil, bir toplumun adalet arayışının hikâyesidir. Gerçeklerin ortaya çıkması için bu mücadele devam edecek.
UĞUR MUMCU DAVASI
Uğur Mumcu’nun öldürülmesiyle başlayan dava süreci, Türkiye’nin en tartışmalı yargılamalarından biri oldu. İşte dava sürecine dair öne çıkan başlıklar:
İlk Günden Delil Kaybı: Cinayet sonrası Karlı Sokak’taki deliller süpürülerek adeta yok edildi. Bu, soruşturmanın en baştan baltalanmasına neden oldu.
İran Bağlantısı: Yargı, cinayetin arkasında İran destekli “Tevhid-Selam Kudüs Ordusu” adlı örgütü işaret etti. Ancak bu bağlantıyla ilgili diplomatik ya da hukuki bir adım atılmadı.
Umut Operasyonu: 2000 yılında başlatılan operasyon, Mumcu cinayetiyle birlikte 18 suikastı kapsıyordu. Birçok kişi gözaltına alındı, yargılandı. Ancak ilk dalgada alınan ifadelerin işkence altında alındığı iddiaları davayı gölgeledi.
Oğuz Demir: Bombayı yerleştirdiği iddia edilen Oğuz Demir, 2000 yılında operasyon sırasında kaçtı ve hâlâ yakalanamadı. İran’da olduğu söylendi ama bu konuda bir ilerleme kaydedilmedi.
Mehmet Ağar ve “Duvar Yıkılır” Sözü: Dönemin önemli isimlerinden Mehmet Ağar’ın, cinayetle ilgili olarak, “Bir tuğla çekersek duvar yıkılır” sözleri hafızalardan silinmedi. Ancak bu sözlerin anlamı üzerine hiçbir resmi adım atılmadı.
Tatminsizlik: Aradan geçen 32 yıla rağmen kamuoyunda cinayetin tam anlamıyla aydınlatılamadığı ve faillerin korunduğu algısı hâkim. Bu, davanın en büyük yaralarından biri olarak duruyor.
Sonuç: Uğur Mumcu cinayeti, yalnızca bir kişinin öldürülmesi değil, adaletin karanlıkta bırakıldığı bir süreci simgeliyor. Bu dava aydınlanmadan, Türkiye’nin geçmişindeki karanlıklar dağılmayacak.
KİM KİMDİR?
UĞUR MUMCU
Uğur Mumcu, Türk basın tarihinin en cesur ve ilkeli gazetecilerinden biriydi. 22 Ağustos 1942’de Kırşehir’de doğdu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra avukatlık yerine gazeteciliği seçti. 1970’lerde Cumhuriyet Gazetesi’nde yazmaya başlayan Mumcu, araştırmacı gazeteciliğin Türkiye’deki öncüsü oldu.
Kalemini gerçeğin peşinde kullanıyordu. Silah kaçakçılığı, uyuşturucu ticareti, laiklik karşıtı odaklar, uluslararası istihbarat örgütlerinin Türkiye bağlantıları gibi konular üzerine yazdığı haberler ve kitaplar, büyük yankı uyandırdı.
“Ben Atatürkçüyüm, cumhuriyetçiyim, laikim, anti-emperyalistim. Halktan yanayım, tam bağımsız Türkiye’den yanayım. İnsan hakları savunucusuyum, terörün karşısındayım.” sözleriyle duruşunu ve gazeteciliğinin temel ilkelerini özetliyordu.
Kitapları arasında “Silah Kaçakçılığı ve Terör,” “Rabıta,” “Sakıncalı Piyade” ve “Papa-Mafya-Ağca” yer alır. Yazılarında hem iç siyasetin karanlık noktalarını hem de uluslararası ilişkilerin gölgesinde Türkiye’nin yaşadığı sorunları sorguladı.
24 Ocak 1993’te Ankara’da, Karlı Sokak’taki evinin önünde arabasına konulan bombanın patlaması sonucu yaşamını yitirdi. Cinayeti, sadece bir gazeteciye değil, özgür basına ve halkın bilgi edinme hakkına karşı bir saldırıydı.
Uğur Mumcu, bugün hâlâ dürüst, cesur ve ilkeli gazeteciliğin sembolü olarak anılmaktadır. Onun bıraktığı miras, karanlığa karşı bir ışık olmaya devam ediyor.