Seçil Erzan ve yedi sanığın dolandırıcılık suçlamasıyla yargılandığı davada beşinci duruşma büyük bir dikkatle takip edildi. Özellikle Fatih Terim’in müşteki olarak verdiği ifadeler sonrası savunma yapan Erzan, Terim ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. “Hocaya ekside olduğunu söylemiştim. Bana iki kez ev ve arsa almam için para yolladı. Hiçbir zaman şubeye adım atmadı,” diyen Erzan, bu davanın yalnızca hukuki bir mesele değil, aynı zamanda güç, para ve itibarın kesiştiği bir savaş olduğunu ortaya koydu.
DOLANDIRICILIK DAVASI BÜYÜYOR
Kamuoyunda "yüksek karlı gizli fon" adıyla bilinen davada Denizbank’ın Florya ve Büyükdere şubelerinde eski müdürlük yapmış olan Seçil Erzan’ın yargılandığı dosya gün geçtikçe daha karmaşık hale geliyor. Erzan ile birlikte yedi sanığın “özel belgede sahtecilik” ve “nitelikli dolandırıcılık” suçlarından yargılandığı bu dava, iş dünyasının ve bankacılık sektörünün karanlık köşelerine ışık tutuyor. Mahkeme salonunda adeta gerilim dolu anlar yaşanırken, Seçil Erzan’ın savunması büyük yankı uyandırdı.
Bir önceki duruşmada müşteki avukatları ve Erzan’ın avukatı, Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş ve Denizbank Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mehmet Aydoğdu’nun tanık olarak dinlenmesini talep etmişti. Ancak mahkeme, bu talepleri reddetmişti. Son olarak Bodrum’da müşteki olarak ifade veren Fatih Terim’in sözleri, duruşmada bir dönüm noktası oldu.
ERZAN’IN ÇARPICI SAVUNMASI
Seçil Erzan, mahkemede Fatih Terim’le olan ilişkisine dair şu açıklamalarda bulundu: “Hocanın hesabına yatan tutarlarla çıkan tutarlar eşleşiyor. Bu işlemlerle ilgili ıslak imza ve ses kaydı mevcut. Böyle bir durumda, hocadan bir para talep etmek mümkün değil.” Erzan, Terim’den hiçbir zaman fon adı altında para almadığını ve aralarındaki ilişkinin dostane olduğunu belirtti. "Terim bana iki kez para gönderdi, ev ve arsa al diye. Hocam, parayı bana elden, bahçede verdi," diyerek duruşmada çarpıcı bir iddiada bulundu.
Fatih Terim’in müşteki olarak verdiği ifadede, "Biri paramı, diğeri de itibarımı kullandı" sözleri mahkemede yankılanırken, Erzan bu iddiaya sert çıktı: “Fatih Terim'e hiçbir zaman hayır diyemedim. Bana ne zaman bir şey sorsa hep evet dedim, parayı gönderdim. Rüya Sağır’a hocanın talep ettiği faiz ödemelerini söyleyip, göndertiyordum. Hoca çok harcama yapıldığını biliyordu, ben ona ekside olduğunu da açıkça söyledim.”
HUKUKİ MÜCADELENİN ÖTESİNDE
Erzan’ın ifadeleri, davanın sadece bir dolandırıcılık davası değil, aynı zamanda güç ilişkilerinin, dostlukların ve bankacılık sektöründeki usulsüzlüklerin de sorgulandığı bir zemin olduğunu gözler önüne serdi. Erzan, duruşmada Denizbank’ın "şube dışı" işlemler yaptığını, bu işlemlerin bankanın üst düzey yetkililerince bilindiğini belirtti. “Bir kere Denizbank'ın şube dışı ödeme yapması yüzde 100 gerçek. Normal bir uygulamaydı. Fatih Terim dışında da birçok ünlü futbolcuya bu şekilde ödeme yaptık. Örneğin, masajda olan futbolcular bankaya gelmek istemiyorlardı, biz parayı gönderiyorduk,” diyerek, bankacılık sektöründeki bu uygulamayı gözler önüne serdi.
Erzan’ın savunmasında banka üst yönetimine de gönderme yaparak, Hakan Ateş’in bu süreçleri bildiğini, ancak sessiz kaldığını öne sürdü. Bu, bankanın sorumluluğuna dair önemli bir soru işareti oluşturdu. Erzan, "Banka sorumludur. Eğer ben şube müdürü olmasaydım, bu insanlar bana para vermezdi. Banka şube müdürü olduğum için bu paralar bana emanet edildi," diyerek kendisini savunmaya devam etti.
TERİM VE ERZAN: GÜVEN Mİ, PARA MI?
Mahkemede Fatih Terim’in "Bana bankada bu kadar paranız var değerlendirelim dediğinde şüphelenmedim, sorgulamadım" sözleri hatırlatıldığında, Erzan, Terim’in hesaplarına yatırılan paraların o günkü ödemelerle bağlantılı olduğunu belirtti. Erzan, "Hoca parayı bankada değerlendirmem için değil, ev ve arsa almam için gönderdi," diyerek kendini savundu. Ancak Terim’in zarar etmesiyle kızgınlığının arttığını da dile getirdi: "Eurobond işleminde zarar edince bana ve bankaya kızdı."
Fatih Terim’le olan ilişkisini "abi kardeş" olarak tanımlayan Erzan, "Terim’in benden beklentisi hiçbir zaman şu kadar para kazan gibi bir şey olmadı. Ama ne zaman para istese, ben hep verdim. Hiç hayır diyemedim," diyerek dostane ilişkiye vurgu yaptı.
SONUÇ VE BEKLENTİLER
Dava, sadece Türkiye’nin en ünlü futbol figürlerinden biri olan Fatih Terim’i değil, aynı zamanda bankacılık sektörünü, şube dışı ödeme uygulamalarını ve yüksek meblağlı yatırım işlemlerini de tartışmaya açtı. Bu süreç, yalnızca bir yargı meselesi değil, aynı zamanda paranın mı yoksa dostluğun mu daha güçlü olduğunu sorgulatan bir tabloyu gözler önüne serdi. Bekir Coşkun’un eleştirel üslubuyla bakıldığında, bu dava aslında "dostluk ve güvenin değerini parayla ölçmeye çalışan" bir dünya portresi sunuyor.
Sonraki duruşmalarda neler olacağı, hem bankacılık sektöründeki uygulamaların hem de bu tür dostane ilişkilerin hukuk önünde nasıl değerlendirileceğini gösterecek. Seçil Erzan’ın savunmasındaki iddiaların doğruluğu, mahkeme sürecinin ilerleyen aşamalarında netlik kazanacak gibi duruyor.
NELER OLDU?
Seçil Erzan ve yedi sanık, "yüksek karlı gizli fon" adı altında dolandırıcılık yapma suçlamasıyla Denizbank'ın Florya ve Büyükdere şubelerindeki işlemlerle ilgili olarak yargılanmaya başladı. İlk iddialar, Erzan'ın para birimlerini yüksek getiri vaatleriyle dolandırdığı yönündeydi.
Dava sürecinde, ünlü futbol tekniklerinden Fatih Terim müşteki olarak devralındı. Terim, Erzan'a büyük miktarda para ve itibarının bulunduğunu iddia etti. Erzan ise Terim'in kendisine dostane ilişkilerinin çerçevesini savundu. Denizbank'ın "şube dışı" ödeme uygulamaları ve maaşların bu durumu bilip unutulan tartışmaların odağındaydı.
Davanın beşinci duruşmasında Erzan, Terim'in hesabına yatırılan ve ortaya çıkan tutarların uyumlu olduğunu savunarak suçlamaları reddetti. Mahkeme, Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş'in tanık olarak dinlenmesi talebini reddetti. Terim'in avukatları, davanın derinleşmesini talep ederken, mahkeme süreci devam ediyor.