NET TÜRK TV
Gazeteci - Yazar Serpil Kutlay'ın Duvar'daki yazısını okumamızın iki nedeni var; ilki, yazısına "Paris'i değil dostum, Artvin'i görmeden ölme" şeklinde çarpıcı bir başlık atmış olması, ikincisi de yazının konusunun Artvin oluşu. Ha, "Paris'i değil, Artvin'i görmeden ölme!" gibi üşütücü bir başlık da atabilirdi ama araya eklediği hitap ettiği "Dostum"un ayrı bi'çekiciliği var.
İşte Serpil Kutlay'ın çok sıcak, harika "Artvin" yazısı:
'Paris’i değil dostum, Artvin’i görmeden ölme'
Karadeniz Bölgesi’nin en doğusundaki son şehir Artvin için “cennetin dünya şubesi” diye boşuna dememişler. Gerçekten inanılmaz bir coğrafya... Her mevsim, her türlü doğa sporuna ev sahipliği yapmasıyla da tarihî ve kültürel zenginlikleriyle de kesinlikle diğer Anadolu kentlerinden çok net bir şekilde ayrılan bir şehir...
“En güzel şiirler yazılır,
Dağlarında Artvin’in,
Şair olası gelir,
En katı yüreklinin.
Kaçkar eteklerinde,
Cıvıl cıvıl kuşları,
Aşk dansları ederler,
Delikanlılarıyla kızları.Mavisi, yeşili, kırmızısı,
Yükseklerde beyazı,
Dört mevsiminde bile,
Üşütmeyen ayazı.
Şair yanlış etmiş lafını,
Ben düzelttim gafını,
Paris’i değil dostum
Artvin’i görmeden ölme.”Yukarıdaki sözler Nejat Uygur’a ait. Kendisine katılmamak elde değil. Artvin, gerçekten inanılmaz bir coğrafya... Dağları, yaylaları, nehirleriyle her mevsim bir başka güzel...
Artvin Kalesi
LİVANA’DAN ARTVİN’E
Çoruh Havzası’nda bulunan, geçmişte Gürcistan topraklarında yer alan Artvin, Osmanlı yönetimine girdiğinde “Livana”, Gürcüce “Artvini”, Ermenice “Ardvin”, Lazca “Art’vini” olarak anılıyordu (Zülfü Livaneli’nin soyadının ata topraklarından geldiğini biliyor muydunuz?).
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Rusların eline geçmesiyle Artvin ve çevresindeki Gürcülerin önemli kısmı göç etmeye başlamış. O yıllarda Ermeniler de bu topraklarda yaşıyor ve genelde ticaretle uğraşıyormuş. Birinci Dünya Savaşı sonlarına doğru Rus ordusunun bölgeden çekilmesinin ardından Artvin, 1918-1921 arasında bağımsız Gürcistan sınırları içinde yer almış. Rusya, Gürcistan derken Artvin ve Ardahan tekrar geri kazanılmış. 1936 yılında yeni kurulan Çoruh ilinin adı, 1956’da Artvin olarak değiştirilmiş.
Artvin Kültür Evi
SEVİYORLAR AMA YAŞAMAK İSTEMİYORLAR
Türkiye’nin Karadeniz Bölgesi’nin doğu ucundaki bu şehrin günümüzdeki nüfusunu da Gürcüler, Hemşinliler, Türkler ve Lazlar oluşturuyor. Bu durum coğrafyasının yanı sıra kültürel olarak da Anadolu’nun diğer topraklarından keskin çizgilerle ayrılmasını sağlıyor şüphesiz. Nüfusu 170 bine yakın... Dışa çok göç veren bir şehir. En çok da insanların Bursa’ya ve İstanbul’a taşındığı söyleniyor. Yerel gazetelerden Gündem Artvin, “Artvin’i Seviyoruz ama Yaşamak İstemiyoruz” başlıklı bir haber yapmış. Haberde Artvin nüfusunun çoğunluğunun otuz yaş üstü olmasına ve eğitim hayatını bitirenlerin çok sevmelerine rağmen Artvin’de kalmayı tercih etmediğine dikkat çekiliyor. Bunun en büyük sebebi tabii ki sosyal aktivitelerin ve iş olanaklarının kısıtlı olması.
CERATTEPE DİRENİŞİ
Çok engebeli bir coğrafyaya sahip Artvin’in ekonomisi, çay, fındık ve son dönemlerde kivi tarımına dayalı. Ayrıca Yusufeli ilçesinde zeytin ve pirinç tarımı yapılıyor. Ancak kurulan HES’ler ve baraj çalışmalarından ötürü maalesef Artvin zeytininin gittikçe azaldığı söyleniyor. Şavşat ve Murgul ilçelerinde ise Karadeniz mısırı ön plana çıkıyor. Tarıma dayalı çay ve fındık fabrikaları olsa da endüstrisi pek gelişmiş bir şehir değil. Genelde küçük çaplı atölye ve imalathaneler var. İl, başta bakır, altın, gümüş ve çinko olmak üzere önemli maden yataklarına sahip. Maden demişken Cerattepe Direnişi’ni hatırlarsınız. Ormanlık alanlarda planlanan madencilik faaliyetlerini engellemek üzere Artvinliler nasıl da mücadele etmişti. Hani Recep Tayyip Erdoğan’ın “Geziciler neyse bunlar da yavru Gezicilerdir.” dediği halk, ormanlarını korumak için aylarca nasıl da mücadele etmişti.
Cerattepe direnişi
KAZIM KOYUNCU’YU SEVGİYLE ANIYORUM
Genel olarak Artvinliler muhalifler... Bu cümleyi kurunca da aklıma genç yaşında kanser hastalığından kaybettiğimiz Kazım Koyuncu geldi. Çernobil nükleer santralindeki kazanın ardından kanser vakalarının arttığı Artvin’le ilgili Koyuncu bir röportajında bakın ne diyordu:
Kazım Koyuncu'nun Mezarı, Artvin-Hopa
“Neredeyse her ailede bir kanser vakası var ve bu tesadüf değil. Adamlar pişkin pişkin çıkıp çay içti karşımızda. Bunu yapan insan ya geri zekâlıdır ya da çıkar gruplarına hizmet ediyordur. Eğer bu insanlar karşımızda çay içeceklerine erken teşhis için birtakım çalışmalar yapsalardı sonuç daha farklı olurdu. Şimdi bunlar cinayet değil mi? Buna karşı önlem almamak o çok korktukları terörden daha kötü değil mi? Çok korktukları vatan hainleri var ya, asıl vatan hainleri, halk düşmanları Osmanlı’dan günümüze dek gelen bu tarz yöneticilerdir.”
Memleketini “Denizin dalgası ile ormandaki dalların tokalaştığı yer” olarak tanımlayan Koyuncu’nun anıt mezarı Artvin’in Hopa ilçesinde... Hopa’ya yolunuz düşerse ziyaret etmek isteyebilirsiniz.
Esbeki Manastır Kompleksi - Artvin
'DAHA DOĞUŞTAN LİSE MEZUNUDUR HALKI'
Türkiye ortalamasının üzerinde okullaşma oranına sahip Artvin’de insanların eğitim düzeyi de çok yüksek. Öyle ki çevre iller Artvin için “Daha doğuştan lise mezunudur halkı” diyor.
Batı illerinde Anadolu’nun birçok ili için insanların genelde bir önyargısı vardır. Artvinlilere karşı olan “önyargı” ise daha sempatik. “Nerelisin” sorusuna “Artvin” cevabını verdiklerinde bugüne kadar negatif tepkiyle karşılaşmadıklarını söylüyor Artvinliler. Genel olarak medeni bir topluluk izlenimi veriyorlar. Bunda 2020 itibarıyla Türkiye’de kadın cinayeti işlenmeyen on iki ilden biri olması ve benzeri haberlerin etkisi vardır sanırım. Gerçi hatırlar mısınız bilmem bir zamanlar “Artvin Canavarı” diye anılan bir seri katil vardı. Türkiye’de pek alışkın değiliz biz bu tür olaylara. Adnan Çolak, Artvin’de altısı kadın toplam on bir kişiyi vahşice öldürmüş ve kadınlara öldürmeden önce tecavüz etmişti. 1995’te yakalanmış; altı kere idam, 112 yıl hapis cezasına çarptırılmış ama afla 2005 yılında serbest kalmıştı. Neyse daha fazla detaya girmeden bu tatsız konuyu kapatayım.
Berhal Kilisesi Artvin
'FİNCANI KOYACAK DÜZ YER BULAMADIM'
Evliya Çelebi demiş ki “Artvin’e gittim, dünya güzeli yeşillik; kahve ikram ettiler, fincanı koyacak düz yer bulamadım.” Hakikaten öyle.
Alabildiğine uzanan dağlar arasındaki saklı bir cennet Artvin. İyi şoför değilseniz, gerçi iyi şoförseniz de gene de dikkatli olmakta fayda var. Virajların zorlayıcılığının ötesinde karşınıza yola düşmüş bir kaya parçası da çıkması uzak bir ihtimal değil. Ya da bir bakmışsınız altınızdaki yol kaymış gitmiş. Bir zamanlar gazeteci Uğur Dündar’ın Artvin’e geldiğinde otobüsün bir tekerinin boşluktan gittiği yönünde espri yapmasına sebep olmuş bu yollar.
Artvinliler trafik kurallarına uyma konusunda dikkatli. Tıpkı Sinop gibi bu şehirde de uzun yıllar trafik lambası yokmuş. Buna rağmen üç kişiden birinin araç kullandığı şehrin tarihinde çok büyük trafik kazaları yok. Artvinliler, 2009 yılında kırmızı ışıkta araçlarını durdurup yeşil ışıkta yollarına devam etmeye başlamış.
Binicilik Sporu-Artvin
Çoruh kenarından döne döne ulaşılabilen şehri dolaşmak alışkın olmayanlar için epey yorucu olabilir. Şehir merkezine kıvrıla kıvrıla –mecburiyet caddesi de denilen- yoldan varılıyor. Ama şehre geldiğinizde manzara nefis. Artvin’in bir özelliği de şehir merkezi deniz kıyısında olmayan tek Karadeniz ili olması.
Tüm yıl boyunca yağışlı olan şehrin kışları ise ılık geçiyor. Hatta geçen gün Artvin’den yeni dönen bir arkadaşım, Antalya’da mont giyerken Artvin’de tişörtle dolaştıklarını anlattı, inanamadım.
Çay tarlası - Artvin
ÇAY, HORON, TULUM...
Çaya doyabileceğiniz Artvin’de belki de en keyifli anları tulum eşliğinde horon vurarak ya da insanları seyrederek geçirebilirsiniz. Memurların ya da üniversite öğrencilerinin önce “Ben nereye geldim?” diye, sonra da “Bu şehirden nasıl gideceğim?” diye ağladığı Artvin’den Batum’a git gel yapan da epey insan var. Bunun biraz da sebebi eğlence hayatı ve ucuz alkol...
Şehir merkezinde iki tiyatro salonu, üç sinema salonu, sekiz kütüphane, dört kültür merkezi, altı gençlik merkezi ve iki de alışveriş merkezi var. Özellikle yazın düzenlenen festival ve şenlikler nedeniyle şehrin nüfusu artış gösteriyor. Artvin Kafkasör Kültür ve Sanat Festivali, Arhavi Kültür ve Sanat Festivali, Şavşat Sahara Pancarcı Festivali en yoğun ilgiyi gören festivaller. Başta Kafkasör olmak üzere bazı festivallerde boğa güreşleri yapılıyor. Keşke bu geleneği terk etseler.
PRENSES DIANA BORÇKA’DA!
Artvin’le ilgili karşıma çıkan iki komik haberi sizle paylaşmak istiyorum. Bundan birkaç yıl önce bir video paylaşılmıştı. Dünyaca ünlü aksiyon filmlerinin yönetmeni Christopher Nolan’ın Borçka ilçesinde film çektiği yönündeki, sonradan kurgu olduğu anlaşılacak şiveli bir anonsta şöyle deniliyordu: “Sevgili Borçka Güzelyurt köyü sakinlerinin dikkatine. Köyümüzde devam eden film çekimlerinin silahlı aksiyon sahneleri kurusıkı silah ve dron ile çekilecektir. Lütfen tabanca seslerine karşılık vermeyin, drona ateş etmeyin. Silahlar kurusıkıdır. Dron ise uçan bir kameradır. Havada asılı durur. Uzaktan kumanda ile sürülür. Beyaz renklidir. Arı kovanı gibi vızıldar ve leyleğe benzer. Tüm köy sakinlerine duyurulur.”
Borçka Belediyesi de bu paylaşımları, “Esprili bir çalışma olmuş, ancak kentimizde her gün bundan daha komik ve gerçek olaylar yaşanıyor. Yerinde görmeye bekleriz.” ifadeleriyle sosyal medyada paylaşmıştı.
Yine Borçka Belediyesi’nin Prenses Diana ve Prens Charles’ın balayı için Borçka’yı tercih ettiği paylaşımı; 2021 Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan Abdulrazak Gurnah’ı tebrik paylaşımında yanlışlıkla Amerikalı aktör Morgan Freeman’ın, bir gün sonraki düzelti paylaşımda da eğlence amaçlı şarkıcı Tarık Mengüç’ün fotoğrafının kullanılması gibi paylaşımlar da epey gündem olmuştu.
Artvin’in her ilçesi birbirinden eğlenceli insanlarla, ziyaret etmek isteyeceğiniz birbirinden güzel alternatiflerle dolu. Hopa, Arhavi ve Kemalpaşa, Artvin’in deniz kıyısındaki yerleri... Mesela Karadeniz’in her köşesinde karşılaşabileceğiniz insanların en çılgınlarının Hopa’da olduğu iddia ediliyor, gerçek midir bilemiyorum. Hopa’sı, Arhavi’si, Borçka’sı, Şavşat’ı, Murgul’u, Ardanuç’u, Yusufeli’si ve Kemalpaşa’sıyla çok zengin değerlere sahip Artvin. Gelin hadi hep birlikte bu kadim şehri gezelim.
VER ELİNİ ARTVİN
Önce müzeleri hakkında bilgi vermek istiyorum. Arhavi’deki Dikyamaç Köyü (Kamparna) Yaşam Tarzı Müzesi bölgenin ilk ve tek yaşam tarzı müzesi. Dikyamaç Köyü ve çevresinde bulunan köylerin geçmişine ışık tutan eserlerin sergilendiği müzeyi ziyaretinizde bölgenin geleneksel yaşamıyla ilgili fikir sahibi olabilirsiniz. Hopa Kültür Evi ve Müzesi, Şavşat Tepeköy Geleneksel Yaşam Kültürü Müzesi, Ardanuç Kültür Evi’nin yanı sıra Artvin Geleneksel Mutfak ve Kültür Müzesi de ilginç bir yer. Altmış beş yemek çeşidinin yer aldığı maket ve sunum alanlarının yanı sıra 650 tarihî eser bu müzede gün yüzüne çıkıyor.
Bu arada Artvin’in folklorik taş bebeklerinin çok sevimli olduğunu belirtip geziye Artvin Atatürk Heykeli ile devam etmek istiyorum. Yirmi iki metre yüksekliğinde, altmış ton ağırlığındaki Artvin Atatürk Heykeli, Atatürk’ün Dumlupınar’da kayaların üzerinde yürüdüğü anı canlandırıyor ve dünyanın en büyük Atatürk heykeli olma özelliğini taşıyor.
Atatürk Heykeli, Artvin
Bugüne kadar gördüğüm tüm kaleler, şehirlerin en yüksek kesimlerindeyken Artvin Kalesi, Artvin’den daha aşağıda yer alıyor. Anlayacağınız bu şehirde kaleye çıkılmıyor, iniliyor. Gerçi Çoruh Nehri’nin tabanından yetmiş metre yükseklikte ana kayaya bağlanmış konumda. Kale içerisinde sarnıç ve şapel kalıntıları bulunuyor. Artvin’in diğer heybetli kaleleri ise Ardanuç (Gevhernik), Satlel, Ferhatlı, Ciha...
YER GÖK TARİH
Türkiye’nin tekkesi olmayan tek şehri Artvin olabilir mi? Bir tane bile yok ya da ben mi yanlış biliyorum acaba?
Özellikle Artvin’in renkli camileri, yöreye özgü ahşap ve taş işçiliğinin de önemli örneklerini oluşturuyor. Çavuşlu Köyü, Düzköy Merkez Mahallesi, Ortacalar Köyü, Musazade Mahallesi, Merkez Çarşı, Muratlı, Orta Hopa, Balcıoğlu, Orta Mahalle, Salih Bey (Çayağzı) ve Ulukent Köyü camileri, dışarıdan gelenlerin en çok görmek istediği camiler oluyor.
Çavuşlu Köyü camii (solda), Düzkvy merkez mahallesi Camii (sağda)
Artvin’in manastır ve kiliseleri ise il tarihindeki kültürel zenginliği günümüze taşıması için bence oldukça önemli yapılar: Başlıcalarının ismini vermem gerekirse Tekkale, Porta, Şatberdi ve Opiza manastırlarını; “Kanlı Kilise” olarak da anılan İşhan, Tibeti, Barhal, Rabat Dolishane, İbrikli, Hamzet kiliselerini ve Esbeki Manastır Kompleksi’ni sayabilirim.
Ortaca Çifte Köprüler
Ortacalar Çifte Köprüler, Türkiye’nin en güzel köprülerinden biri olabilir. Artvin’in diğer tarihî köprüleri ise Demirciler Köyü, Meydancık Taş Kemer, Aralık Köyü, Yoldere Köyü Kemer ve Düzköy Vaniti köprüleri.
Artvin’de üç tane de şehitlik bulunuyor: Sarıbudak Köyü (Melo), Borçka ve Küre şehitlikleri.
Küre Şehitliği (solda), Sarıbudak Köyü Şehitliği (Melo Şehitliği) (sağda)
Bu arada adından da anlaşılacağı üzere Kirazlı Köyü Kaya Odaları Şavşat ilçesinin Kirazlı köyünde yer alıyor. Sarp kayalıktaki odalar hakkında da, Şavşat’ın Otluca köyünde bulunan Otluca Köyü Deposu hakkında da hiç bilgi yok desek yeridir.
EVCİLİK DEĞİL, YAYLACILIK
Hani küçükken evcilik oynardık ya Artvin’de de yaylacılık oyunu var. Evcilikten farklı olarak yaylacılık oyunu, kızlı erkekli ve etraftaki doğal malzemelerle oynanıyor. Taze mısır koçanına dört ayak, iki boynuz, bir kuyruk uçlanmış ağaç parçasına takılıyor. Bunlar, inek, öküz, dana oluyor. Hangi oyuncunun koçanı çoksa o zengin ağa rolünde. Ufak çitlerle ağıllar yapılıyor. Meşe ağacının kozalaklarından keçi, koyun yapılıp koçanlarla birlikte ağıla kapatılıyor. Kozalakların yuvarlaklarından köpek yapılıp ağıla konuluyor.
KAÇKARLAR
Böyle bir oyunun ortaya çıkması çok normal değil mi; sonuçta Artvin’in en meşhur yerleri o yüce dağlarındaki yaylaları. Hele ki Kaçkarlar... Doğu Karadeniz’in en yüksek sıra dağlarından Kaçkar, yıl boyunca gözlenebilen keskin buzulları, masmavi gölleri, yeşilin her tonuna sahip ormanları, coşkulu dereleri, bin bir çeşit bitkileri ve hayvanlarıyla her daim yerli ve yabancı turistlerin hayalini süslüyor. Her mevsime göre doğa sporlarına ev sahipliği yapıyor. Yürüyüş parkurları, Türkiye’nin en güzel rotaları arasında ilk sıralarda.
Kaçkar Dağları’nın en yüksek tepesi Kavron (3.932 metre). Dağa yaz aylarında tırmanmak ne kadar kolay ise kış aylarında tırmanmak o kadar zor. 3.328 metre yükseklikteki Dilber Düzü, Kaçkar zirvesine en yakın kamp yeri. Kaçkar dağlarının eteklerindeki Yaylalar ve Altıparmak köylerinde ise köylüler tarafından işletilen pansiyonlar bulunuyor. Ancak siz, siz olun rehbersiz çıkış yapmayın. Aniden sis bastırması ya da hava şartlarındaki değişiklik yüzünden patika yollarda yön bulma sıkıntısı yaşayabilirsiniz.
Kaçkar Dağları - Artvin
Kış aylarında Kaçkarlarda mevcut resmî kayak parkur alanlarında heliski yapılabiliyor. Yani sizi alıp helikopterle zirveye götürüyorlar ve hiç yorulmadan kayak keyfine başlayabiliyorsunuz. Fakat bu o kadar da ucuz değil. Buna paranız yetmiyorsa kayak ya da snowboard yapabilmek için tabana kuvvet yürümeniz gerek (Bu arada il merkezine on sekiz kilometre mesafede Atabarı Kayak Merkezi bulunuyor). Her durumda kayarken hava koşulları ve daha da önemlisi çığ ihtimali büyük tehlike yaratabilir. 4 Mart 2023’te Artvin’in Yusufeli ilçesine bağlı Yaylalar köyünün Olgunlar Mahallesi yaylasında, çok iyi birer insan olan Necmi Can Öztoprak ve Mustafa Tekin’i çığ kazasında kaybettik. Onları da buradan özlemle anmak istiyorum.
YAYLALARDAN YAYLA BEĞEN
Artvin’in bütün yaylalarını tek tek burada nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Ben size isimlerini vereyim, kendiniz araştırın ve hangisine gitmek istiyorsanız gidin. Sonuçta her biri birbirinden güzel ve kura bile çekseniz gittiğiniz yaylada tercihinizden dolayı asla pişmanlık yaşamayacaksınız. Ben olsam festival zamanı dışında gitmek isterim ama zevk sizin.
Yöredeki her köyün bir yaylası var ama en çok ziyaret edilenleri şöyle: Arsiyan Yaylası ve Gölleri, en turistik yayla unvanına sahip Kafkasör Yaylası, Karçal Dağları’ndaki Beyazsu, Gorgit ve Klaskur yaylaları ile Önemli Doğa Alanı ilan edilen Papart Vadisi ve Deresi’yle Papart Yaylaları; Beyazsu Yaylası ve Yıldızlı Göl; Kocabey Kışlası’nı, Karagöl’ü (Bu arada Artvin’de Borçka Karagöl ve Bilbilan Karagöl diye iki Karagöl daha var), Kocabey ve Sahara yaylalarını da barındıran Sahara Karagöl Milli Parkı; Bilbilan, Berta, İrsa, Cancır, Aros, Çavdarlı, Çurisbil, Salikvan ve Sateve yaylaları.
Yayla gibi vadiler de bol; bu vadilerde millî park, yaban hayatı geliştirme sahası, koruma alanı da bol bu coğrafyada. Barhal ve Çoruh vadilerinde yaban hayatı geliştirme sahaları bulunuyor. Hatila Vadisi Milli Parkı, gerek ilginç jeolojik ve jeomorfolojik yapısı gerekse özgün bitki topluluğuyla ülkemizde nadir rastlanan bir alan özelliği taşıyor. Camili Gorgit, Çamburnu ve Camili Efeler Tabiatı Koruma alanları; Camili Biyosfer Rezerv Alanı da birçok doğal güzelliği barındıran yerler arasında.
Buraya kadar saydığım her yerde Artvin’e özgü mimariye tanıklık edebilirsiniz ama özel olarak Arhavi ilçesinin Arılı ve Şavşat’ın Maden köylerini ziyaret etmenizi öneririm, evler mükemmeller.
Artvin’e “Cennetin dünya şubesi” diyenler var ama Cehennem de yine bu ilde. Şaka bir yana Ardanuç’taki Cehennem Deresi Kanyonu, dünyadaki sayılı kanyon vadileri arasında yer alıyor. Kanyona gitmek için bazı taşlı ve dik patikaları takip etmeniz, tek kişinin bile zor sığacağı yollardan geçmeniz gerekiyor. Hatta aralıklardan tek tek geçerken, orada yaşamını sürdüren canlıların olası saldırılarından korunmak için bir sopa veya zille gürültü çıkarsanız iyi olur.
Cehennem Deresi Kanyonu
TÜM DOĞA SPORLARINA EV SAHİPLİĞİ YAPIYOR
Artvin’in her mevsime göre doğa sporlarına ev sahipliği yaptığından, yürüyüş parkurlarından ve kayak imkânlarından bahsettim. Coğrafya bu kadar güzel olunca kamp ve karavan turizmine de ev sahipliği yapmaya başlamış Artvin. Kampçılar ve karavancılar Kemalpaşa Plajı ve çevresi, Kafkasör Orman İçi Dinlenme Yeri, Borçka Karagöl, Şavşat Karagöl, Hatila Vadisi, Sahara Yaylası, Çuruspil Yaylası, Kılıçkaya Aros Yaylası, Yusufeli Kaçkar Turizm Merkezi ve Yusufeli Çevreli Köyü Rafting Kamp Merkezi’ni tercih ettiği gibi yaylaları da dilediklerince geziyorlar. Ama özellikle tesis olmayan yerlere gidiyorsanız yöre halkından ayılarla ilgili bilgi almayı unutmayın.
Artvin’de ayrıca kuş gözlemciliği, binicilik, yamaç paraşütü, rafting, kızak gibi aktiviteleri de yaygın. Ama benim en sevmediğim hatta turizm kelimesiyle anılmasından çok rahatsız olduğum avcılık da yapılıyor.
Gastronomi Müzesi Artvin
HAMSİLİ PİLAV
Şiirle başladım, yemek tarifiyle bitireyim yazıyı. Direkt Kültür Portalı internet sitesinden aktarıyorum. Önce malzemeler:
MALZEMELER
1 kg hamsi
½ demet maydanoz
2 su bardağı pirinç
2 yemek kaşığı kuş üzümü
2 yemek kaşığı çam fıstığı
2 büyük boy soğan
1 çay bardağı zeytinyağı
4 su bardağı sıcak su
2 yemek kaşığı tereyağı
Tuz
KarabiberYAPILIŞI
Malzemeler hazır, peki hamsili pilav nasıl yapılır:
Hamsilerin baş ve kılçıkları çıkarılarak ayıklanır, yıkanır, üzerlerine tuz serpilerek suyunun süzülmesi için bekletilir. İnce kıyılan soğanlar ile dolmalık fıstıklar yayvan bir tencerede sararıncaya kadar zeytinyağında kavrulur. Yıkanıp süzülen pirinçler tencereye alınır ve üç dakika kadar kavrulduktan sonra sıcak su, tuz ilave edilir. Üzerine kuş üzümü eklenerek karıştırılır ve tencerenin kapağı kapatılarak kaynayıncaya kadar yüksek ateşte sonra kısık ateşte suyunu çekene kadar yaklaşık yirmi dakika pişirilir. Altı kapatılınca ince kıyılmış maydanoz ve karabiber pilava eklenir, demlenmeye bırakılır. Yuvarlak bir fırın tepsisi tereyağıyla yağlanır, hamsiler sırt kısımları tepsiye gelecek şekilde tepsinin tabanı ve kenarlarına dizilir. Hazırlanan pilav hamsilerin üzerine dökülerek tepsinin kenarındaki hamsilerin dışta kalan kısımları pilavın üstüne gelecek şekilde örtülür. Kalan hamsiler sırtları bu kez yüze getirilerek pilavın tamamı kaplanır. Hazırlanan hamsili pilav, 220 derecede ısıtılan fırında otuz beş-kırk dakika kadar pişirildikten sonra sıcak servis edilir.
Serpil Kurtay Kimdir?
1978 yılında Almanya’nın Esslingen kentinde doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Bilecik’te tamamladıktan sonra Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden 1999 yılında mezun oldu. 1995-2003 yılları arasında Evrensel Gazetesi’nde muhabir, istihbarat şefi ve haber müdürü olarak çalıştı. Ardından on altı yıl Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün dergisinde editörlük ve genel yayın yönetmenliği görevinde bulundu. Çeşitli dergilerde yazarlık, kitap editörlükleri yaptı, yayın süreçlerinde görevler aldı. Hâlen kitap editörlüğüne, Antalyaspor Kulübü’nün dergisinde ve Gazete Duvar’da da yazılarına devam ediyor.