NET TÜRK TV

Amerika’nın en ünlü televizyon sunucusu Oprah Winfrey, yıllardır ekranlardan milyonlara seslenen, röportajları ve programlarıyla toplumu derinden etkileyen bir figür. Ancak bu kez sahnede değil, sahneyi dolduran binlerce insanın alkışları altında, bambaşka bir yönüyle gündeme geldi. Winfrey, emekliliğini duyururken kimsenin bilmediği bir sırrı da paylaştı: Tam 25 yıldır, sessiz sedasız 65.000 yoksul insana sponsorluk yaparak hayatlarını değiştirmişti.

YEMİN EDİYORUM AKP’Lİ OLURUM! YEMİN EDİYORUM AKP’Lİ OLURUM!

Bu büyük açıklamanın ardından, Oprah onuruna bir futbol stadyumunda düzenlenen festivalde adeta insanlık dersi verildi. Sahanın ortasında, Oprah’a teşekkür etmek için sahaya çıkan 450 kişi, ellerinde mumlarla sessizce yürüdü. Bu kişiler, yıllar boyunca onun gizli desteğiyle hayatları iyileşenlerden sadece birkaçıydı. Mum ışıkları, stadyumun karanlığında bir umut denizi oluştururken, Oprah’ın insanlara olan derin bağlılığını ve karşılıksız yardımlarını simgeliyordu.

Sürprizler bununla sınırlı değildi. Harvard Üniversitesi'nden beş profesör de bu festivalde söz aldı. Oprah’ın desteğiyle akademik kariyerlerine yön verdiklerini açıklayan profesörler, minnettarlıklarını şu anlamlı sözlerle dile getirdiler:
“Oprah olmasaydı şu anda farklı bir yerde olurduk...”

Sahnedeki bu kısa, ama derin anlam taşıyan sözler, bir kişinin yüz binlerce insanın hayatına nasıl dokunabileceğini düşündürdü. Oprah’ın sessiz ve derinden gelen yardımseverliği, sadece yardımlar alanları değil, tüm dünyayı etkiledi.

Stadyumda toplanan kalabalık bir soruyu da gündeme getirdi:

Bir kişi 65.000 insanın hayatını değiştirebilir mi? Hem de kimseye söylemeden, gizlice?

Bu soruya cevap, Oprah’ın eylemlerindeydi. Ekranlardan tanınan güçlü bir kadın olarak, hiç kimseye göstermeden, yardımlarını en sessiz haliyle yapmıştı. Winfrey, belki de yardımların en anlamlısının, reklam yapmadan, karşılık beklemeden yapılan yardım olduğuna inanıyordu.

Sokrates’in ünlü bir sözüyle de yankı buldu bu akşam: “İnsanlık, bazı insanların ulaştığı yüksek bir mertebedir.”
Oprah Winfrey, o yüksek mertebeye sessizce ulaştı ve yanında 65.000 hayatı da götürdü.

İyiliğin Sessizliği

Bazen dünyanın en parlak ışıkları bile gölgelerde saklanır. Oprah Winfrey’i hepimiz tanırız, değil mi? Ekranlarda yıllardır milyonların hikâyelerini dinleyen, onların kalbine dokunan, güçlü bir kadın figürü. Hani şu her programda insanlara umut aşılayan, sevgi dağıtan Oprah. Ama meğer biz onu tam tanımamışız. Çünkü o, sadece televizyonlarda değil, kalplerde de sessizce var olmuş.

Oprah, 1954 yılında Amerika'nın Mississippi eyaletinde, yoksul bir ailede dünyaya geldi. Hayatı boyunca büyük zorluklarla mücadele etti. Çocukken cinsel tacize uğradı, gençlik yıllarında büyük travmalar yaşadı. Ancak bu travmalar, Oprah’ı daha da güçlendirdi. Bir radyo spikeri olarak başladığı kariyerinde, kısa sürede büyük bir çıkış yaptı. 1986’da The Oprah Winfrey Show ile ekranlara adım attı ve tüm dünyada tanınan bir isim haline geldi. Ama Oprah’ın başarısı sadece televizyondaki parlak kariyeriyle sınırlı kalmadı.

Yıllar içinde Oprah, televizyonun ötesine geçti. Harpo Productions adlı yapım şirketini kurdu, kendi televizyon kanalı OWN (Oprah Winfrey Network)'ü açtı, kitap kulüpleri, dergiler ve birçok medya girişimiyle dünyada söz sahibi bir iş kadını oldu. Ama bu hikâyenin asıl dikkat çeken yanı, Oprah’ın her zaman toplum için bir şeyler yapma arzusuydu. Topluma faydalı olmayı bir misyon haline getiren Oprah, kadın hakları, eğitim ve sağlık gibi konularda milyonlarca dolarlık bağışlar yaptı. 2007’de Güney Afrika’da kızlar için kurduğu okul, eğitimde fırsat eşitliği yaratmaya olan inancının bir göstergesiydi.

Ancak, Oprah Winfrey’in hayırseverliği ve insanlara olan yardımı yalnızca görünenlerden ibaret değildi. Amerika’da bir futbol stadyumu dolusu insan, onun emekliliğini kutlamak için toplandı. Şaşalı bir festival, alkışlar, gözyaşları… Ama asıl şaşırtıcı olan, Oprah’ın 25 yıldır tam 65.000 yoksul insanın hayatına dokunmuş olmasıydı. Hem de hiç kimseye söylemeden, kimselere duyurmadan. İnsanın aklı almıyor değil mi? Bir kişi, bunca hayatı değiştirebilir mi?

Düşünsenize, bizler her gün bir insana bir iyilik yapmak için bile kendimizi zor bulurken, bu kadın tam 65.000 kişiye el uzatmış. Hem de gizlice, sessizce. Bir köşeye geçip “bakın ne kadar yardımseverim” dememiş. Televizyonlara çıkıp yaptığı iyilikleri anlatmamış. İşte bu, insan olmanın zirvesidir. Sokrates’in dediği gibi, "İnsanlık, bazı insanların ulaştığı yüksek bir mertebedir."

Stadyumda, Oprah’ın yardımlarıyla hayatları değişen 450 kişi ellerinde mumlarla sahaya çıktı. Gözlerimin önüne getiriyorum; bir deniz gibi, ışıklarıyla karanlığı delen insanlar. Ve aralarından çıkan Harvard profesörleri… Evet, yanlış duymadınız. Oprah’ın desteğiyle kariyer basamaklarını tırmanan beş profesör, sahnede kısa ama bir o kadar anlamlı bir konuşma yaptılar: “Oprah olmasaydı, şu anda farklı bir yerde olurduk.”

Oprah, sadece televizyonun değil, hayatın da kraliçesiymiş meğer. Görünmeyen kahraman, sessiz iyilik perisi. Onun yaptıklarını anlamak için televizyondaki parlaklığına değil, karanlıkta yanan o mumlara bakmak gerek. Çünkü gerçek iyilik, kimse görmezken yapılanıdır.

Şimdi düşünüyorum da, acaba bizler de bir gün 65.000 değilse bile bir hayatı değiştirebilecek miyiz? Oprah’ın hikâyesi bize şunu öğretiyor: Güçlü olmak, sadece ekranlarda görünmekle değil, karanlığa bir ışık yakmakla mümkün. Oprah, işte o ışığın ta kendisi.

www.netturk.com.tr

Editör: Haber Merkezi