NET TÜRK TV

Prof. Dr. Yusuf Kalko'nun yeni yazısı.

Allah bugünleri aratmasın!..

Prof. Dr. Yusuf KALKO

Zamanımızı sahip olduklarımızın tadını çıkararak ve onlara şükrederek mi geçiriyoruz çoğunlukla yoksa sahip olamadıklarımıza üzülerek mi? Bugünden sonra yaşayacağımız bir günümüz daha var mı onu bile bilmiyoruz aslında. Ama bunu bilmemize rağmen öyle ya da böyle hepimiz bir şekilde takılıyoruz olumsuzluklara.

Hep daha fazlasına sahip olma arzusu aslında bizi itiyor bu olumsuzluk girdabına. İstediklerimizi elde edemeyince de mutsuzluk canavarının pençeleri arasında kalıyoruz.

Bir gün genel cerrah bir meslektaşımla oturmuş sohbet ederken o kadar anlamlı şeyler söyledi ki, söyledikleri dün gibi aklımda. “Yusuf’çuğum bir insanın büyük abdestini yapamaması, gaz çıkaramaması ne kadar kötü bir şey sen biliyor musun? Biz sabaha kadar hastalar gaz çıkarıp bağırsakları rahatlayabilsin diye uğraşıyoruz” dedi. O kadar haklı ki.

Lafa gelince hepimiz “önce sağlık” diyoruz. “Allah sağlık versin” diyoruz ama bunun varlığında çok da kıymetini bilmiyoruz. Gözümüz görüyor, dilimiz konuşuyor, elimiz tutuyor, ayağımız yürüyor, kafamız çalışıyor aslında. Ama bedenimiz tüm bunları yaparken organlarımız, uzuvlarımız sağlıklıyken sağlıklı olmanın önemini görmezden geliyoruz. Olmayacak şeylere takılıyoruz. Belki işe, belki borca, belki başarısızlığa. Oysa hepsi geçici. Bugün borçluysan yarın alacaklı olabilirsin, bugün işsizsen yarın işin olabilir, bugün evin yoksa yarın evin de olabilir. İnsan sahip olduğu andan ve sahip olduklarından memnun olmayı bilmeli önce.

Bu tevekkül duygusunu çocukluğumdan öğrenecek kadar şanslı olduğum için buradan bunu çok rahat yazabiliyorum. Çünkü bu sıraladıklarımın hepsini tek tek yaşadım. Ezbere değil asla söylediklerim. Rahmetli anneciğimin babacığımın çok sık kullandığı laftır “Allah bugünlerimizi aratmasın” lafıydı. Altında çok mana var bu lafın. Sabır var, tevekkül var, şükür var, umut var, dua var. Zaten bunların farkına vardığında insanın ruhu da yolu da aydınlanıyor.

Hepimizin çıkmazları oluyor zaman zaman sıkıntılar, problemler yaşayabiliyoruz. Bunlar hepsi bir şekilde çözülüyor zamanla. Öyle ya da böyle… İnsan sağlıklıysa, çoluğu çocuğu yanındaysa diğer dünyevi şeyler bir şekilde tamamlanır. Ev sahibi de olur, araba da alır, iş sahibi de olur. Ama asıl önemli olan içinde bulunduğu halinden memnun olması insanın. Çünkü bir yerde; neden daha çok param yok, neden ben daha iyi arabalara binmiyorum, neden ben daha güzel evlerde oturmuyorum diye düşünürken insanoğlu bir gün keşke şu ayaklarım tutsaydı, keşke gözüm görseydi, keşke kendimi bu kadar yıpratmasaydım da bu hastalığa yakalanmasaydım diyebileceğini unutuyor. İşte bu yüzden Allah bugünlerimiz aratmasın. Çünkü zengin de olsak fakir de olsak bir parça kefenle bir buçuk iki metrekarelik mezara gömüleceğiz. O zaman bu dünyada her an halimize şükür ve her an için Allah bugünlerimizi aratmasın.

Ayrıca çocuklar duanın önemini bilmeli. Değerini bilmeli. Özellikle şükretmenin ne kadar önemli olduğunun farkına varmalı.
Hiç düşündünüz mü günde kaç kere nefes alıyoruz? Ortalama yirmi üç bin olduğunu düşünürsek aslında her nefesi şükürle geçirmemiz gerekiyor. Çünkü bu her nefes bize sevdiklerimizle geçirilmek üzere verilen bir yaşam kaynağıdır. Aldığımız nefesin bile ne denli değerli olduğunu unutturuyor bize hayat koşulları bazen. Bu yüzden olmayacak şeyler için dertlenip isyan ediyoruz. Her dikenin arasında mutlaka bir gül vardır unutmamak gerekir. Çok zengin olabilirsiniz ama hayırsız evladınız ya da eşiniz olabilir. Çok zengin olabilirsiniz ama hastalıklar yakanızı bırakmayabilir. Öte yandan çok fakir olabilirsiniz ama evladınızın vefası ve başarısı sizin hayatını değiştirebilir. Amansız bir hastalığa yakalanmış olabilirsiniz, olabilir ama şunu bilmeli,” Doktorları bile hayretler içinde bırakan mucizeler yaşanıyor bu hayatta.” Bu yüzden koşullar ne olursa olsun şükre sarılmalı insan. Çünkü yaşamak bile şükretmek için önemli bir neden. Tıpkı Mevlana’nın dediği gibi,” İnsanlar güller arasında dikenler bulunduğundan şikayet edeceklerine dikenler arasında güller yaratıldığına şükretmeliler.”

Yine Mevla’nın dediği gibi; Lâ tahzen! (Üzülme!)

“Bir şey olmuyorsa:Ya daha iyisi olacağı için ya da gerçekten olmaması gerektiği için olmuyordur.
Şu uçan kuşlara bak! Ne ekerler ne biçerler!
Onların rızkına kefil olan Allah, seni mi ihmal edecek sanırsın?
Yeter ki sen istemeyi bil!"

Ne güzel demiş canım anam ve büyüklerimiz…
“Allah bugünlerimizi aratmasın.”

Kalın sağlıcakla...

www.netturk.com.tr