NET TÜRK TV 

Yıllar nasırlaştırsa da o güzel elleri her dokunuşu, her saçı okşayışı huzur verir insanın ruhuna. Seslerinde hep merhamet vardır. Dünyanın en iyi psikoloğu gibi huzur katarlar hep iç dünyanıza. Hep fedakar hep vericidirler. Sofraları hep bereketlidir. Sığındın mı koynuna, dünyanın en güvenli limanımdayım sanırsın. Adı anneannedir onların. Hacı Şakir kokulu anneannem vardı benim de. Kaybedeli yıllar oldu ama o mis kokusu hep burnumda, tatlı sesi hep kulaklarımda, şifalı elleri hep saçımda…

Geçen hafta Perşembe günü Duru’yu bir heyecan kapladı. “Babacığım biliyor musun yarın Cuma” dedi. Ben de zannettim ki hafta sonu yaklaştığı için bu kadar heyecanlandı. Kızım hafta sonu her zaman geliyor dedim. “Babacığım sen unuttun galiba anneannem geliyor yarın“dedi.

Ertesi sabah daha da büyük bir heyecanla uyandı. Kıpır kıpırdı yerinde duramıyordu. Haftanın son günü öyle bir heyecanla gitti ki okula, görülmeye değerdi. Kayınvalidemi çok severim ama Duru’nun bu sevgisinden dolayı sevgim ona günbegün artıyor. Nasıl artmasın ki? Duru ile çocuk oluyor adeta. Oturdu onunla sabırla Duru’nun oyunlarını oynadı. Legolarla oynadılar, evcilik oynadılar, çiçek topladılar… Güzelim anneannemiz hiç yorulmadan usanmadan Duru’nun peşi sıra koştu durdu. Bir araya geldikleri her gün aynı tempoda ve aynı heyecanla oyun oynuyorlar. Gece uyumadan önce karnı acıkınca Duru’nun anneannesine Ezine peyniri ile sandviç hazırlatıyor kendine. O kadar mutlu o kadar heyecanla yaşıyorlar ki her anlarını.

Duru’şum bana anneannemi hatırlattı. Hoş unuttuğum yok ama onunla beraber ben de çocukluğumu ve annemle yaşadıklarını yaşadım. Ne kadar özlediğimi bir kez daha fark ettim.

Çocuklarına, torunlarına, yeğenlerine, kuzenlerine, kardeşlerine, komşuların çocuklarına karşı hep sevgi doluydu. Ama beni başka türlü severdi. Hep çok cömertti. Elinde avucunda ne varsa verirdi. Göğsünde bir cebi vardı. Hepimizin harçlığı oradan çıkardı. Ben o cebe “sihirli cep” derdim. Takılırdım anneanneme.

Antalya’da öğrencilik döneminde Ankara’ya geldiğim zamanlar benim için bayram havasında geçerdi. Anlatmıştım daha önce size. Üstüme titrerdi. Ailem, dayılarım, anneannem. Hepsinin ilgisi çok güzeldi ama anneanneminki bir başkaydı. Hele hazırladığı o sabah kahvaltıları. Sabah erkenden benim için sıcacık ekmek alırdı fırından. Okuma yazma bilmezdi ama benim okuduğum gazeteleri bilirdi ve mutlaka kahvaltıya gazete de alırdı. Kalabalık kahvaltıyı sevdiğimi bildiği için dayımları, yengemleri, yeğenleri, kuzenleri de davet ederdi. Kahvaltı ayrı tören, akşam yemeği ayrı tören olurdu.

Evlendiğimde anneanneme el öpmeye gittik Ankara’ya. Eskiden adetti evlendikten sonra büyüklere el öpmeye gitmek. Şimdi artık bunu yapan olmadığı gibi tamamen unutuldu. Anneannemle Vacettin dayım aynı evde kalıyorlardı. Batıkent’te oturuyorlardı. 70’li yaşlardaydı o dönem ve hastaydı. Ama bizi öyle bir ağırladı ki. Akşama yatağımızı bile o hazırladı heyecanla. Elimizi hiçbir şeye sürdürmedi. Zayıf ama çok güçlü bir kadındı anneannem. Bypasslı olmasına rağmen tek başına yer yatağımızı serdi tertemiz çarşafları serdi. Ve bunu öyle mutlulukla ve heyecanla yaptı ki. Hala gözümün önünde o halleri. Bu kadar mutlu ve heyecanlı olmasının bir başka nedeni de eşime olan hayranlığıydı. Kendi bildi bileli hep renkli gözlü gelin hayali vardı. Hep dile getirirdi. Bütün dayılarımda heveslenmiştir ama hiç nasip olmamıştır. Ailede bir tek bana nasip olmuştur renkli gözlü eş. Şimdi de Vacettin dayımın oğlunun eşi renkli gözlü. Masmavi gözlü çok güzel bir gelinimiz var. Yaşasaydı ona da bayılırdı.

Bazen düşünüyorum da anneannemin kırkın üzerinde torunu vardı. Sadece onlara değil dedemin eski eşinden olan çocuklara da öyle şefkatle yaklaşırdı ki. Hayran kalmamak elde değil. Kız kardeşlerine, çocuklarına, komşularına, kimsesizlere, fakirlere karşı da çok merhametliydi. Ramazan’da gizli gizli erzak dağıtırdı fakirlere. Annem merak edip takip etmese bu kadın nereye kayboluyor sık sık diye bizim de haberimiz olmayacaktı bu durumdan. Günümüzde yardımlar törenle yapılır oldu neredeyse. Gerçek Müslümanlar, gerçek inananlar yaptıkları iyilikleri kimseye söylemeyenlerdir. Anneannem de öyle bir kadındı. Şimdi yapılan ibadetler de hayırlar da yardımlar da maalesef gösteriş oldu.

Onunla sohbet bambaşkaydı. Kahvaltı, akşam yemeği, çay keyfi bambaşkaydı. Dizinde yatmak, saçımı okşaması bambaşkaydı. Sıcacık sesi ile ondan hikayeler dinlemek bambaşkaydı. Kokusu bambaşkaydı. Sevgisi, şefkati bambaşkaydı. Duru’nun anneanne heyecanını çok iyi anlıyorum. Ve diliyorum anneannemizin uzun bir ömrü olsun küçük kızımla doya doya vakit geçirebilsinler. Ebediyete intikal etmiş bütün anneannelere de rahmet diliyorum. Hiçbiri unutulmaz… Hiçbirinin yeri dolmaz….

www.netturk.com.tr